Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu 27 Aralık 1939 Erzincan Depreminin Yıldönümü nedeniyle yazılı bir mesaj yayımladı. “Bu felaket, Erzincan’ın hafızasında derin izler bıraktı. Ancak şehir, bu acıları taşısa da umudunu ve dirayetini asla yitirmedi” diyerek, “Şehrimiz, bilimsel veriler ve teknolojik imkanlar eşliğinde, depreme karşı daha dayanıklı bir yapıya bürünüyor. Evlerimiz, iş yerlerimiz, tüm yapı stokumuz, artık sadece barınak değil, aynı zamanda güvenli bir sığınak.” İfadelerini kullandı.
Vali Aydoğdu mesajında; ”Bir şehrin yüreği, topraklarının altında saklı derin bir sarsıntıyla titrediğinde, zaman sanki durur ve hayatın kırılganlığı gözler önüne serilir. Gökyüzü sessizken, yerin derinliklerinden gelen çığlık, umutları, hayalleri, gündelik yaşamın sıradanlığını aniden paramparça eder. Bu yıkımın ortasında, sevdiklerine kavuşamamanın hüznü ve bekleyişin umutsuzluğu hüküm sürer. Yitip giden canlar, karın altında sessizce yatan bedenler, yaşamın ne kadar ani ve beklenmedik bir şekilde sonlanabileceğini hatırlatır. Gece yarısı olan deprem, hayatın akışının ne kadar hızlı ve beklenmedik bir biçimde değişebileceğini, her anın değerini, her nefesin kıymetini fısıldar.
Erzincan’ın yüreği, 27 Aralık 1939’un soğuk gecesinde sarsıldı. Gökyüzünün sessizliği, 7,9 büyüklüğünde bir depremin acı feryadıyla yırtıldı. Bu deprem, sadece toprakları değil, insanların kalplerini de derinden yaraladı. 116 bin 720 yuva, anıların ve umutların yıkıntıları arasında kayboldu; 32.968 can, rahmeti rahmana kavuştu.
Bu felaket, Erzincan’ın hafızasında derin izler bıraktı. Ancak şehir, bu acıları taşısa da umudunu ve dirayetini asla yitirmedi. Yıkılan her tuğla, yerine daha sağlam bir umutla yerleştirildi. 1939 ve 1992 depremlerinin ardından, Erzincan yeniden doğdu; bu kez daha bilinçli, daha dirençli.
Ülkemizin coğrafyası, depremlerin kaçınılmaz gölgesi altında yaşamayı öğretti bize. Geçmişin yaraları, geleceğe dair önemli dersler barındırıyor. Acı tecrübelerimiz bize gösterdi ki; deprem değil, ihmaller ve bilgisizlik öldürür. Depremle yaşamayı öğrenmek, bu topraklarda var olmanın bir gerekliliği hâline geldi.
Şehrimiz, bilimsel veriler ve teknolojik imkanlar eşliğinde, depreme karşı daha dayanıklı bir yapıya bürünüyor. Evlerimiz, iş yerlerimiz, tüm yapı stokumuz, artık sadece barınak değil, aynı zamanda güvenli bir sığınak.
Kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları el ele vererek, Erzincan’ın modern ve sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlıyor. Deprem bilincini geliştirmek adına yapılan çalışmalar, şehrimizi depreme dirençli şehirler arasında ön sıralara taşıyor.
Deprem, hayatımızın bir gerçeği olarak karşımızda duruyor; varlığını unutmuyoruz ama ona boyun eğmiyoruz. Üreteceğiz, çalışacağız ve hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayacağız. Her anını, her sarsıntısını hissederek, depreme karşı bütün tedbirleri alacağız. Bütün olumsuzluklara karşı dimdik ayakta durarak, yaşama sıkı sıkıya tutunacağız. Geleceğe umutla yürümek için, olumsuzlukların üstesinden gelecek güce sahip olmamız gerekiyor. Depremin bize öğrettiği en büyük ders, ne olursa olsun, hayata tutunmanın, direnmenin ve her zorluğu bir fırsata çevirme gücünün içimizde olduğudur.
Bu bilinçle şehrimizin potansiyelini kullanıp şehrimizi tarımda, turizmde, eğitimde bölgemizin parlayan yıldızı haline getirmek için çalışacağız. Her alanda iyi noktalara geldiğimizde modern bir şehrin gerekliliği olan yenilikleri, projeleri vatandaşımızın hizmetine daha çok sunmuş olacağız.
Bu anlamlı günde, 1939 Erzincan depreminde ve ülkemizdeki diğer depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. Onların hatırası, bizlere daima bilinçli olmanın ve tedbirli yaşamanın önemini hatırlatıyor.
Rabbim, bu güzel vatanımıza, bu kadirşinas şehrimize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Erzincan’ın yüreği, geçmişin acılarıyla yoğrulmuş olsa da umudu ve dirayetiyle her zaman ayakta kalacak ve geleceğe umutla bakacak.” İfadelerine yer verdi. Read More Ajans Erzincan – Erzincan’ın Güncel Haber Sitesi